Loreal Şeker Peelingi

Eğer sizlerde benim gibi cilt bakım rutininizde peelingleri kullanmayı seviyorsanız, bugün ki konuğumuz sizi de ilgilendiriyor. İlk çıktığı zamandan beri neredeyse her bloggerın bahsettiği şeker peelinglerini oldukça merak ediyordum. Fakat ürünün normal fiyatı sırf merakım gittsin diye alacağım fiyattan biraz fazlaydı bence. Genelde tüm cilt bakım ürünlerimi indirimlerde almayı tercih ettiğimden, bunun da güzel bir indirime girmesini bekledim.

Sanırım bayram öncesi indirimde aldım peelingi. Eğer bu tarz şeylerle ilginiz varsa, indirim dönemlerini de iyi biliyorsunuzdur. Bayram ve özel günler öncesi tüm kozmetik mağazaları güzel indirimler uygular. Ama en güzel indirimler çoğunlukla Migros'ta olur. Ben de şeker peelingini Migros'un %50 indiriminde 20 tl gibi bir fiyata aldım.

Loreal Şeker Peelingi

İçeriğinde esmer, sarı ve beyaz olmak üzere 3 şeker bir de üzüm ve monoi yağı var. Gerçi içindekiler kısmını okuduğumda bu yağların dışında ayçiçeği ve hindistan cevizi yağı bir de, gliserin olduğunu da gördüm. Ürün 50 ml. ve kullanım süresi 12 ay. Haftada 3 defa kullanılması öneriliyor. Eğer haftada 3 defa kullanırsanız 1 yıldan önce biteceği kesin. Her cilt tipine uygun. Cilde kaybettiği ışıltısını vermeyi hedefliyor. Siyah noktalardan, kirden ve ölü deriden cildi arındırıp pürüzsüz bir doku hissi yaratıyor. Düzenli kullanımda da cildin daha canlı olmasını sağlıyor.


Bu peeling aynı zamanda dudaklara da uygulanabiliyor ki, benim de asıl merak etmemi sağlayan buydu. Aslında sırf dudak peelingi olarak kullanmak için almıştım. Ama hem dudaklarımda, hem de yüzümde yarattığı etkiyi çok sevdim. Temiz ve kuru cildinize ve dudaklarınıza bir miktar ürünü alıp masaj hareketleriyle uyguluyorsunuz. Ardından ılık suyla temizliyorsunuz. Yalnız biraz bol yıkamanızı tavsiye ederim. Çünkü ürün temizlendi sanıp yüzünüzü kuruladığınızda, havlu ya da kağıt havluda kahverengi lekeler görebiliyorsunuz. Bir de ürünü çatlamış dudaklarınıza uygulamamanız gerekiyor.

Eğer şimdiye kadar merakınıza yenilip denemediyseniz, ilk indirimde mutlaka alın. Hem yüzünüz, hem de dudaklarınız size teşekkür edecek😊 Bundan sonra benim bakım rutinimden eksik etmeyeceklerim arasında ilk sıralarda kendisi.


Agiss Burun Bandı

Siyah noktalar hemen hemen hepimizin problemi. Çeşitli cilt bakım ürünleri ve bantlarla bunlara savaş açıyoruz. Ama bazı ürünler ne yazık ki bu konuda çok da iyi performans gösteremiyor. Ben daha önceleri cilt bakım ürünlerinin yanısıra haftada bir defa da Bim marketlerinde satılan Ritüel De Beaute markasını kullanıyordum. Aslında memnundum da. Ta ki Agiss'in burun bantlarıyla tanışana kadar.

Daha önceleri Agiss markasının burun bantları olduğunu bilmiyordum. Yaz başı gibi Bim'den markanın ağda makinası olan bir setini aldım ve bunu instagram hesabımdan paylaştım. Bu paylaşımım sayesinde de markayla görüşmelerimiz oldu. Hatta birlikte bir çekiliş de düzenledik. Çekilişi düzenlemeden önce marka bana denemem için bir set gönderdi. Bu setin içerisinde burun bantları da vardı. Bu sayede bu ürünle tanışmış oldum.

Agiss Burun Bandı

İlk denememden itibaren de başka bir ürün deneme ihtiyacı hissetmedim. Bant burun üzerimdeki tüm siyah noktalardan kurtulmamı sağladı. Üstelik önceden haftada bir bu işlemi yaparken artık 2 haftada bir yapıyorum. Bandı uyguladıktan sonra burnumun üzeri o kadar temiz ve pürüzsüz oluyor ki  1 - 2 gün elim sürekli burnumda geziyorum😊

Bandın kullanımı oldukça basit. Zaten daha önce bu tarz bir ürün kullandıysanız bilirsiniz. Ama ben bilmeyenler için de kısaca anlatayım. Temiz cildinize uyguluyorsunuz bandı. Uygulamadan önce yapıştıracağınız alanı güzelce ıslatıyorsunuz, daha sonra elleriniz kuru iken burnunuza bandı hafifçe bastırarak yapıştırıyorsunuz. Bandı burnunuzda 10 - 15 dakika ya da bant tamamen kuruyana kadar bekletiyorsunuz. Ardından kuruyan bandı yavaşça burnunuzdan çıkarıyorsunuz. Bu işlemi yavaş yapmazsanız bantta bulunan yapışkan madde burnunuzun üzerinde kalabilir. Bandı çıkardıktan sonra, tüm yüzünüzü her zaman kullandığınız toniğinizle silip, diğer bakım ürünlerinizi uygulayabilirsiniz. Bant her cilt tipinin kullanabileceği bir ürün.

Eğer sizlerde bu bandı denemek isterseniz A101 ve Bim marketlere dönem dönem geliyor. Marketlerin indirim kataloglarına göz atmanızı tavsiye ederim. Markanın diğer ürünlerini görmek isterseniz de buraya tıklayarak instagram hesabını inceleyebilirsiniz.



Diana Monroe Fondöten

Bugün yağlı ve karma ciltlerin çok seveceği bir fondötenden bahsedeceğim size. Ama öncelikle markayı kısaca tanıyalım ne dersiniz? Diana Monroe markası, kozmetik sektörünün çok eski ve köklü firmalarından biri olan 7 Renk Kozmetik San. Tic. Ltd. Şti nin oluşturduğu markalardan biridir. Firmanın diğer markaları ise Colleen ve Glen'dir.

7 Renk Kozmetiğin piyasaya sunduğu ürünleri arasında ruj, maskara, lipgloss, likit ruj, dipliner, eyeliner, fondöten, concealer, pudra, allık, terracotta allık ve terracotta pudra yer almakta.

Benim firmayla tanışmam ise, etkinlik döneminde firma araştırması yaparken oldu. Markanın instagram hesabıyla iletişime geçerek kendileriyle tanıştım ve bizlere etkinliğimizde sponsor olmayı kabul edip, ürünlerinden güzel bir set gönderdiler. Bugün ben tüm seti değil sadece göndermiş oldukları fondöteni anlatmak istiyorum sizlere. İlerleyen zamanlarda da diğer ürünlerinden bahsedeceğim.

Diana Monroe Mat Fondöten

Diana Monroe mat fondöten;

  • Ürün 50 ml. ve kullanım süresi 24 ay.
  • Mat bitişli bir fondöten. Bu nedenle yağlı ve karma ciltlerin çok seveceği bir ürün kesinlikle.
  • Kuru ciltler bu ürünle pek anlaşamayabilir. Fakat yine de bu tarz bir fondöten kullanmayı istiyorsanız, cildinizi hem nemlendiricinizle iyice nemlendirip, hem de nemlendirici bir baz uygulayarak kullanabilirsiniz.
  • Vitamin E ve vitamin C içeriyor. Ayrıca temiz içeriğe sahip. İçerisinde paraben yok.
  • Ortadan yükseğe doğru bir kapatıcılığı var.
  • Fırçayla uygulandığında orta kapatıcılığa sahipken, nemli süngerle uygulandığında kapatıcılığı daha az.
  • Daha yoğun kapatıcılık istenirse; ürün miktarı arttırılarak uygulanabilir. Fakat ilk kat fırçayla uygulandıktan sonra, bir süre cilde ürünün oturması beklenip, ikinci kat uygulanırsa ve ardından nemli bir süngerle üzerinden geçilirse, hem daha kapatıcı olur, hem de maske gibi durmaz.
  • Fondötenin kalıcılığı da gayet iyi. 6 ila 8 saat arası sorunsuz kalıyor. Ama gün sonunda bir miktar parlamaya neden oluyor. 
  • Biraz çizgilere doluyor gibi. Mimik çizgilerinize dolmaması için o bölgeleri transparan bir pudra ile sabitlemek etkili olacaktır. Bu ayrıca T bölgesi gibi yağlanmaya müsait alanlarında parlamasına engel olacaktır.
  • Yüzde yapış yapış bir hissi yok. Ama telefona bulaşabiliyor.
Benim bu fondöten hakkındaki deneyimlerim sonucu fikirlerim bu şekilde. Genel olarak ürünle sorun yaşamadım. Oldukça sevdiğim bir fondöten oldu ve bittikçe alınacaklar listemde yerini aldı bile.

Markanın diğer ürünleri hakkında bilgi edinmek ya da satın almak isterseniz online sitesinden tüm ürünlerine ulaşabilirsiniz. Online sitesine ulaşmak için burayı tıklayın lütfen.




Bitenler

Biliyorsunuz bir dönem biten ürünlerimi ay ay yazıyordum. Fakat sonra uzun bir süre buna ara verdim. Daha sonra ise benim de bu tarz yazıları okumaktan keyif aldığım gibi, sizlerinde keyif aldığını görünce tekrar yazmaya karar verdim. Ama eskisi gibi ay ay yazmak yerine biriktikçe yazacağım.



Bu ara öyle çok ürün bitirememişim. Tabi bunun en büyük sebebi de yazın çok fazla seyahat etmek. Çünkü insan hem valizinde çok fazla ürün taşımak istemiyor, hem de taşısa bile evinde olduğu kadar düzenli kullanamıyor. Ne yazık ki yazın cilt bakımında da şaşmalar olabiliyor. Neyse ki sonbahar geldi ve yavaş yavaş evlerimize çekildik. Neyse sanırım lafı çok uzattım 😊 Asıl konumuza dönelim.

Domol Islak Temizlik Bezi
İlk ürünüm bir temizlik ürünü. Rossmann mağazalarında satılan Domol markasının bu ıslak mendil benzeri temizlik bezlerini sanırım daha önce görmüşsünüzdür. Bu bezlerin limonlu ve elmalı olarak 2 çeşidi var. Ben elmalısının kokusunu daha çok sevdiğimden bunu tercih ettim. Bu temizlik bezleri genel temizlik için kullanılıyor ve bence oldukça pratik bir ürün. Özellikle toz alırken büyük kolaylık sağlıyor. Ama dilerseniz mutfak, banyo ve tuvaletlerde de kullanabiliyorsunuz. Ben birkaç kere banyo lavabolarında da denedim. Hiç de fena değildi. Pakette 50 adet ürün var ve çok çabuk bitmiyor. Rossmann'a bir daha ki gittiğimde stoklu almayı planlıyorum. Eğer daha önce denemediyseniz bir tane alıp deneyin derim. Ne kadar pratik olduğunu görünce siz de benim gibi stok yapmayı düşünebilirsiniz.

Palmolive Duş Jeli ve Koleston Color Concealer

Madem mutfak, banyo dedik o zaman yine banyo ürünleriyle devam edelim. Bu sefer kişisel temizlik ürünlerinde sıra. Palmolive markasının duş jelinden başlayalım.

Ürün 500 ml. ve bu yüzden bitirmek epey uzun sürdü. İçeriğinde makademia yağı ve şakayık özleri var. Sabun içermiyor. Bu nedenle de cildinizi kurutmadan temizliyor. Fakat öyle duş sonrası yumuş yumuş bir cilt de beklemeyin. Bu konuda en iyi duş jelleri kesinlikle Le Petit Marseillais'ninkiler. Kokusu çok güzel ama duştan sonra çok uzun süre kalmıyor maalesef. Genel olarak sevdim diyebilirim. Ama bu konuda farklı ürünler kullanmayı sevdiğimden yakın zamanda tekrar almayı düşünmüyorum. Ama şöyle güzel bir indirimde denk gelirsem alırım.

Koleston Color Concealer;

Bu ürünü aslında saç boyası ararken buldum. Üzerinde yeni çıkan beyazlarınızı kademeli olarak kapatır yazdığını görünce ve saçlarım çabuk uzadığı için beyazlarım çabuk belli olduğundan güzel bir ürün gibi geldi. Eğer işe yararsa daha uzun aralıklarla dip boyası yaparım diye düşündüm.İçeriğinde argan, hindistan cevizi ve makademia yağı var.Yanlış hatırlamıyorsam 3 farklı saç tonu için farklı ürünü vardı. Ben çikolata rengini aldım.Bu ürün bildiğiniz saç kremi gibi aslında. Tek farkı ise renkli bir saç kremi olması. Yani pigmentli saç kremi.Saçınızı şampuanladıktan sonra, tıpkı saç kreminizi uygular gibi bu kremi uyguluyorsunuz. Saç kreminden farklı olarak dipten uca kadar uygulanıyor. Böylece her yıkamada biraz daha beyazlarınızı kapatmayı vaat ediyor. Fakat ne yazık ki bunu başaramıyor. Saçlarınızı çok güzel yumuşatıyor. Duştan sonra yumuşacık, ipek gibi oluyor saçlar. Ama beyazlara hiçbir faydası yok. Bir daha kesinlikle almayı düşünmüyorum. Kısacası dip boyasına mecburen devam😊



Öyle görünüyor ki bu aralar en çok saç ürünü bitirmişim. Elseve'in Mucizevi Bakım Yağını bilmeyen yoktur artık sanırım. Benim ilk çıktığı zamandan beri severek kullandığım bir yağ. Kaçıncı şişem bitti bilemiyorum. Şu ara farklı saç ürünleri kullanıyorum. Ama elimdekiler bitince mutlaka geri dönerim ona yine.

Yine çok severek kullandığım ve sanırım üçüncüsünü bitirdiğim bir saç ürününde sıra. Gratis'lerde satılan İnecto markasının saç serumu beni kendisine aşık etti diyebilirim. İlk bakışta çok küçük gibi gelse de gözüme uzun süre yetiyor ürün. Çünkü elinize çok çok az miktarda ürün alıp tüm saçınıza rahatlıkla yedirebiliyorsunuz. Duştan çıktıktan sonra saçlarımın nemini biraz alıp ardından bu serumdan az bir miktarı saçıma güzelce yedirip, saçlarımı öyle tarıyorum. Tarak adeta saçlarınızdan kayarak iniyor. İçeriğinde organik hindistan cevizi yağı var. Kuru ve yıpranmış saçlar için olan serum, elektriklenmeyi ve kabarmayı da önlüyor. Şimdiye kadar denemediyseniz mutlaka deneyin. Çok seveceğinize eminim.

Son saç ürünüm ise Rossmann'larda satılan Isana markasının saç spreyi. Normalde deniz tuzu spreyi kullanmayı seviyorum. Saç spreyleri sanki saçlarımı aşırı sertleştiriyor gibi geliyor. Ama Isana'nın bu spreyini denemek için seyahat boyunu aldım ve hiç de pişman olmadım diyebilirim. Spreyin 1 den 5 e kadar sertlik seviyesi var. Bendeki 4 numara. Ama öyle kazık gibi yapmıyor saçları. Gerçi ben zaten çok az sıkıyorum. Sadece bir kere topuzumun bozulmaması için çok sıktım. Onda da saç şeklimi iyi korudu ama aşısı sertleştirmedi. Bu ara farklı bir markanın spreyini deniyorum. Eğer beğenmezsem buna tekrar dönebilirim.


Şimdi bir sevdiğim, bir sevmediğim, bir de sevip sevmediğime emin olmadığım ürünlere geldik. 

Superdrug asetonsuz oje çıkarıcısı; oje çıkarma konusundan gayet başarılı. Tırnaklarınıza zarar vermeden ojelerinizi temizlemeyi iddia ediyor. Ama bence o kadar da zararsız değil. Başta oje çıkarmada etkili olduğu için sevmiştim. Ama zamanla tırnaklarımı ojeyi çıkarırken sanki soyuyormuş gibi hissettim. Ne zaman bu asetonla çıkarsam ojeyi tırnaklarım cansız ve soluk görünmeye başladı. O nedenle sevemedim. 

Colgate Optic White; hakkında uzun uzun yazmayacağım. Çünkü neredeyse her bitenlerimde bir tane var. Her seferinde çok sevdiğimi söylüyorum. Çünkü şimdiye kadar denediğim hiçbir macun dişlerimi bunun kadar beyazlatmayı beceremedi. Bir umut ve meraktan başka markalar denesem de arada, her zaman buna geri dönüyorum.

Isana markasının hydro booster göz kremi konusunda biraz kararsızım. Aslında blogda daha önce bu üründen bahsetmiştim. Sevmediğimi asla söyleyemem. Jelimsi bir yapıda ve göz çevresinde yağlı bir his bırakmadan güzel nemlendiriyor. Serinletici bir etkisi de var. Özellikle yazın bu serinletici etkisi çok iyi geliyor. Gözlerim hassastır çok kolay yanar ve bu krem hiç yakmadı. O konuda da başarılı bence. Kuru bir göz çevreniz varsa sevmeyebilirsiniz. Benim göz çevrem çok kuru değil ve bana verdiği nem gayet yeterli. Makyaj altında da kullanılabilen bir krem. Benim tek sorunum bir süredir göz altlarımda morarmalar oluştu ve bu krem maalesef ki bu duruma etki etmedi. O nedenle yeni ürün arayışına girdim. Şu ara başka bir markanın ürününü deniyorum bakalım ondan memnun kalacak mıyım morluklar konusunda. Kısacası göz çevrenizde koyu halka sorununuz ve aşırı kuruluk şikayetiniz de yoksa bu kremi seversiniz.

Yine uzun bir yazı oldu. Sanırım fazla gevezelik yaptım. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın...



Rosense Bakım Seti

Selam arkadaşlar bugün yine etkinlik sponsorlarımızdan olan Rosense markasıyla geldim. Rosense, gülden çeşitli cilt bakım ürünleri imal eden bir Isparta firması. Bugüne kadar ki ilk blogger etkinliği sponsorluğunu da bizlere yapmış olduklarından dolayı benim için ayrıca önem taşıyan bir firmadır. Zaten ürünlerini de merak ediyordum. Etkinlik vesilesiyle tanışmamız ayrıca güzel oldu. Ben ki gülsuyu sevmem, gül kokusu olan ürünlerden hoşlanmam diyen biri olarak kesinlikle bu ürünler sayesinde fikir değiştirdim.





Bizlere birbirinden güzel 5 üründen oluşan bir set hazırlamışlardı. Etkinlik bitiminde eve gittiğimde ilk denediğim ürünler oldu bu setin içindekiler. Uzun zamandır deneyimlediğim için artık fikirlerimi detaylı olarak anlatabileceğim sizlere.



Rosense Temizleme Köpüğü ve Gülsuyu


İlk olarak Temizleme Köpüğü ve Gülsuyundan bahsedelim. 


  • Rosense Temizleme Köpüğünün içerisinde gül yağı,gliserin ve pantenol var.
  • Ürün 200 ml. ve 12 ay kullanım süresi var.
  • Tüm cilt tiplerine uygun diyor ki, bence bu doğru. Cildim kuru - karma bir yapıya sahip ve yüzümü bununla temizlerken ne kuru olan yanaklarımda aşırı bir kuruma ya da gerilme, kızarıklık vs. hissettim, ne de yağlı olan T bölgemde yağlı bir his. T bölgemdeki sebumu çok güzel temizlerken, yanaklarımda da hassas bir temizlik sağlıyor.
  • İçeriğinde sabun yok. Zaten bu nedenle yüzünüzü temizlerken cildinizi kurutmuyor.
  • Paraben içermiyor.
  • Ama bir miktar parfüm içeriyor. Beni parfüm rahatsız etmez ama, sizi rahatsız ediyorsa, koku hassasiyetiniz varsa ürünün kokusuna bakıp öyle kullanmanızı tavsiye ederim. Ama bu öyle buram buram bir parfüm değil, bildiğiniz gülsuyu kokusu.
  • Elinize bir miktar köpük alıp tüm yüzünüzü masaj yapar gibi ürünle yıkadıktan sonra su ile durulamanız yeterli. Ben yüzümü biraz ıslattıktan sonra, 3 pompa kadar ürünü alıp, yanaklarıma Miniso'nun yüz temizleme fırçasıyla uygulayıp daha sonra yıkıyorum.
  • Sabah ve akşam cilt temizliğinizde kullanabilirsiniz.
Gülsuyuna gelecek olursak;

  • Ürün 300 ml. ve 12 ay kullanım süresi var.
  • %100 doğal gülsuyu. Taze gül yapraklarının distilasyonundan elde edilmiş. Hiçbir katkı maddesi içermiyor.
  • Ben bu ürünü buzdolabında saklıyorum. Zaten bize ürün açıldıktan sonra buzdolabında saklanması gerektiği söylenmişti. Hiçbir koruyucu ya da katkı maddesi içermediğinden, bozulmaması için buzdolabında saklanması gerekiyormuş.
  • Cildimi temizleme köpüğü ile temizledikten sonra gülsuyunu bir pamuğa döküp tüm cildimi tonik uygular gibi siliyorum. Özellikle yazın dolaptan çıkarıp uygulamak çok iyi geliyor.
  • Siz dilerseniz doğal kil ile gülsuyunu karıştırıp maske olarak da kullanabilirsiniz. Cildinizi çok güzel temizleyen bir maske oluyor.
Rosense Peeling ve Nemlendirici Maske

Rosense Peeling;

  • Ürün 100 ml. ve kullanım süresi 12 ay.
  • İçeriğinde gül yağı, papatya özü ve kayısı çekirdeği partikülleri var.
  • Kokusu inanılmaz güzel. Kayısı ile gülün birleşimi gibi. Anlatması biraz zor. Ama kokusu bile insanı temiz hissettiriyor.
  • İçeriğindeki kayısı partikülleri çok büyük ve sert değil. Oldukça yumuşak ve cildinizi çizmeden güzelce temizliyor. Ciltte hiçbir hassasiyete neden olmadan tüm yüzünüzü ve dekolte bölgenizi bu peelingle temizleyerek ölü derilerden ve siyah noktalardan kurtulabilirsiniz.
  • Ben peelingi duşta kullanıyorum. Sıcak su ve buharın etkisiyle açılan gözeneklerim, peelingle de güzelce temizleniyor. Duş sonrası tertemiz, pürüzsüz ve yumuşacık bir cilt hissi yaratıyor.
  • Haftada 1 - 2 defa kullanmanız yeterli. Ama günlük temizleyici olarak bile kullanılabilecek yapıda bence.

Rosense Nemlendirici Maske;

  • Ürün 100 ml. ve kullanım süresi 12 ay.
  • İçeriğinde gül yağı, salatalık ve papatya özü var.
  • İçeriğindeki gül yağı ve vitaminler cildinize ihtiyaç duyduğu yoğun nemi sağlarken, papatya ve salatalık özleri de ciltte kuruluktan dolayı belirginleşen çizgileri hafifletiyor. Ciltte hava koşullarıyla oluşan tüm hassasiyeti de yatıştırıyor.
  • Cildinizin nem oranını dengelerken; parlak, canlı ve daha duru görünmesini sağlıyor.
  • Ayrıca cilde derinlemesine nüfuz ederek, tıkanmış gözenekleri açıp, daha rahat nefes almasını sağladığını da iddia ediyor.
  • Özellikle yazın tatil sonrası cildimiz daha fazla neme ihtiyaç duyuyor. Hazır sonbahar da gelmişken bu maske ile yazın cildinizde oluşan tüm nemsizliği giderebilirsiniz. Ayrıca sonbahar ve kış aylarında da, soğuk havanın etkisiyle yine neme ihtiyaç duydukça bu maske cildinizi yatıştıracaktır.
  • Cilt tipiniz ne olursa olsun kesinlikle nem maskesi kullanmanız gerekir ki, cildinizde erken yaşlanma belirtileri oluşmasın.
  • Kuru ciltler haftada 2 - 3 defa kullanabilir. Yağlı ve karma ciltler de ihtiyaçlarına göre haftada 1 - 2 kullanabilir.
  • Temizlenmiş yüzünüze ve dekolte bölgenize ürünü masaj hareketleriyle yediriyorsunuz. Durulanmayan bir maske bu. Eğer cildiniz kuru ise maske cilt tarafından emildikten sonra dilerseniz bakım rutininizdeki nemlendiricinizi uygulayabilirsiniz. Ama karma ve yağlı ciltlerin maskeden sonra ekstra nemlendirici ihtiyacı olmuyor. Maskeyi banyodan sonra uyguladığınızda etkisini daha fazla görebiliyorsunuz. 

Rosense Nemlendirici El Kremi
Ve geldik setimizin son ürünü olan el kremine;


  • Bu ürün 75 ml. ve yine kullanım süresi 12 ay.
  • İçeriğinde yine gül yağı var. Bunun yanı sırada E ve B5 vitamini ile gliserin var.
  • İçeriğindeki gliserin, E ve B5 vitaminleri cildi besleyerek yumuşatıp, doğal nem dengesine kavuşturmayı vaat ediyor.
  • Dış etkilerden koruyup, cildin su tutma kapasitesini arttırarak nem kaybını önlemeye yardımcı oluyor.
  • Her cilt tipine uygun.
  • Özellikle kolay kuruyup, çatlayan ellere sahipseniz bu kremi çok seversiniz.
  • Yine diğer ürünleri gibi çok güzel bir kokusu var.
  • Biraz yoğun yapılı bir krem ama cilt tarafından emilimi kolay. 
  • Uyguladıktan bir süre sonra yağlı his yerini yumuşaklığa bırakıyor. Ellerinizi yıkadıktan sonra bile bir süre hala etkisi devam ediyor.
  • Ben bu ürünü kışın daha çok severek kullanacağıma eminim.

Oldukça uzun bir yazı oldu. Umarım buraya kadar sıkılmadan okumuşsunuzdur. Tüm ürünleri mümkün olduğunca detaylı anlatmak istedim ki, aklınızda soru işaretleri kalmasın. Ama unuttuğum ya da eksik kaldığını düşündüğünüz konular varsa yorumlarda sorabilirsiniz. 


Anlattığım tüm ürünler ve daha fazlasına Watsons'lardan, bazı eczanelerden ve markanın kendi online sitesinden ulaşabilirsiniz.

Farmasi Ürün Deneyimim

Uzun zamandır sürekli Farmasi markasının ürünlerini görüyordum. Ama bir türlü deneme fırsatım olmamıştı. Daha doğrusu bir türlü sıra gelmemişti 😊 Yazın ortaları gibi sanırım instagramda bir çekilişe katıldım ve hayatımda ilk defa kazandım. Bu çekiliş sayesinde de bu üç Farmasi ürününü deneme şansım oldu.

Farmasi Çekilişinden Kazandıklarım

Açıkçası ürünlerin üçünü de çok beğendim. Size de fikir olması açısından ürün deneyimlerimi paylaşmak istedim.

Farmasi Metallic Up To 7 Days Oje


Öncelikle yaz boyu neredeyse tırnaklarımdan çıkarmadığım metalik ojeden bahsedelim. Bu Farmasi'nin metalik serisinden olan ve isminden de anlaşıldığı gibi 7 gün kalıcı olduğunu iddia eden ojeyle çok iyi anlaştık. 

  • Sürümü kolay
  • Tek katta tırnağı kapatıyor, ikinci kata hiç gerek yok.
  • 7 gün kaldığını söyleyemem hiç o kadar tutmadım tırnaklarımda. Ama sürekli denize girip çıkmama ve duş alıp, el yıkamama rağmen 3 - 4 gün kaldı.
  • Metalik yansıması da gayet güzeldi. İster tek başına, isterseniz başka renklerle nailart çalışmalarınızda rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Farmasi Hydravite Fondoten

Daha önce instagramda Farmasi'nin Bb ve Cc kremlerini defalarca görmeme rağmen bu fondotenini hiç görmemiştim. Çekilişte bile pek dikkat etmemiştim. Zaten bana çıkmaz diye 😊 Kargo elime ulaşınca ise fondöteni ilk defa gördüm. Açıkçası ilk önce de renginin koyu olmasından dolayı pek denemeyi istemedim. Çünkü bana fazlasıyla koyu gelmişti. Fakat bronzlaştıktan sonra ürüne bir şans vermek istedim. İyi ki de vermişim çünkü oldukça beğendim. Genel olarak yapısından ve benim deneyimim sonucu elde ettiğim fikirlerimden bahsedelim.

  • Ürün 30 ml ve kullanım süresi 12 ay.
  • Doğal bitişli bir fondoten
  • Full kapatıcı demesine rağmen bence orta kapatıcılıkta. Ama ürün miktarını arttırarak kapatıcılık arttırılabilir. Bunu yaparken maske gibi durmaması için öncelikle ürünü fırça ile uygulayıp, ardından nemli bir süngerle üzerinden geçerseniz çok daha doğal bir görüntü elde edersiniz.
  • Her cilt tipine uygun diyor. Bence de öyle. Çünkü ne çok pudralı ne de ıslak bitişli bir ürün. Kuru ciltler cildini iyi nemlendirerek rahatlıkla kullanabilirken, karma ve yağlı ciltler de üzerine pudralama gerektirmeden kullanabilir. Ciltte zamanla parlama yapmıyor çok fazla. Sadece gün sonunda bir miktar oluyor.
  • Kalıcılığı ise 6 saatten fazla. Yüzünüzde gün boyu kusursuz kalıyor. Özellikle temizlik yaptığım bir gün denedim ki, terden nasıl etkilendiğini görebileyim ve gerçekten bu konuda benden tam not aldı. Terleseniz dahi yerinden oynamıyor. Ama dediğim gibi gün sonunda biraz parlama yapabiliyor. Karma cildimde T bölgemde 6 saatin sonunda parlamaya neden oldu ki, bu iyi bir performans bence.
  • Sanırım tek olumsuz yanı parfüm içermesi. Fakat öyle çok yoğun değil. Açıkçası beni hiç rahatsız etmedi. Ama parfümlü ürün kullanmak istemeyenler için belirtmekte fayda var.
  • Bildiğiniz gibi Farmasinin ürünlerinde paraben vs. gibi zararlı sayılabilecek ürünler yer almıyor.
Farmasi Dudak Kalemi 208 Numara

Gelelim son ürünümüze. Farmasi dudak kalemi 208 numara çok tatlı bir pembe turuncu karışımlı renk. Dudağınızın rengine göre tonu değişiyor bir miktar. 

  • Öyle çok canlı ve belirgin renklerden hoşlanmıyorsanız sevebileceğiniz bir tonu var. Çok doğal bir renk.
  • Yaz kış kullanılabilecek bir ton. Ayrıca gece ya da gündüz her makyajda tercih edilebilir.
  • Dudakta duruşu mat. Örtücülüğü gayet iyi. 
  • Uygularken renk dudağınızda bir oraya bir buraya kaymıyor. kolay uygulanıyor.
  • Ucu ne çok sert ne de çok yumuşak böylece uygulama sonrası akma problemi de olmuyor.
  • İster tek başına ruj olarak, isterseniz de sadece dudaklarınızı çerçevelemek için kullanabilirsiniz.
  • Kalıcılığı da güzel çok çabuk çıkmıyor dudaktan. Ama gün içinde yine de tazeleme isteyebilir.
Evet benim Farmasi ürün deneyimim bu şekildeydi. Peki sizlerin kullanıp memnun kaldığı ya da kalmadığı Farmasi ürünleri var mı? Bizimle paylaşırsanız çok sevinirim.

Otacı Defne ve Zeytinyağlı Arındırıcı Şampuan

Daha önce mayıs ayında bir etkinlik yaptığımdan bahsetmiştim. Yaklaşık 4 ay oldu etkinlik olalı ve artık sponsorlarımızın ürünlerini yeterince deneyimlediğime göre sıra yorumlarıma geldi. Etkinliğe sponsor olan firmalardan biri de Otacı markasıydı. 

Otacı bize Defne ve Zeytinyağlı Arındırıcı Şampuanlarından hediye olarak göndermişti. Şampuan kuru ve normal saçlar için. Benim saçlarım işlem gördüğünden dolayı oldukça kurular. Bu şampuan içeriğindeki zeytinyağı ile kuru saçlarıma oldukça iyi geldi diyebilirim. Ayrıca defne sayesinde de saç derisini çok güzel arındırıyor. 


Otacı Defne ve Zeytinyağlı Arındırıcı Şampuan

Eğer saçlarınızı şekillendirirken, özellikle saç diplerinize ürün kullanıyorsanız bir süre sonra saçlarınızın yıkasanız da yeterince temizlenmediğini hissedersiniz. İşte bu durumda Otacının bu şampuanı size de iyi gelecektir.

Otacı Defne ve Zeytinyağlı Arındırıcı Şampuan adından da anlaşıldığı gibi arındırma özelliğine sahip, o nedenle ben bu ürünü saçlarımı her yıkadığımda değil de daha uzun aralıklarla kullandım. Genelde 2 ya da 4 haftada bir saçımı iki kere bu şampuanla yıkıyorum. Saçlarım yıkandıktan sonra, tüm ürün kalıntılarından arınmış ve yumuşak oluyor.

Ayrıca eğer benim gibi saçlarınıza yağlarla maske yapmayı seviyorsanız, bu yağları arındırmak için de bu şampuanı tercih ederseniz saçlarınızdan yağları daha kolay arındırabilirsiniz.

Loreal Nem Terapisi Aloe Vera Suyu


Değişen hava şartları cildimizin de ihtiyaç duyduğu cilt bakım ürünlerinde, değişikliğe gitmemize neden olur hep. Kışın soğuktan kuruyan cildimizi daha yoğun ve tabaka şeklinde örten ürünler ararken, yazın güneşte cilt tarafından daha çabuk emilen ama yine ihtiyaç duyduğumuz nemi veren ürünler tercihimiz oluyor. Loreal Nem Terapisi Aloe Vera Suyu tam da bu arayışta olduğum dönemde karşıma çıkan ürün oldu.




Karma bir cilde sahibim. Kışın yanak bölgem aşırı kuruyup pullanma sorunu yaşıyor. Ama yazın da T bölgem normalden daha fazla sebum salgılayarak yağlı ve kötü bir cilt görüntüsüne neden oluyor. Kışın kullandığım nemlendirici ürünler yazın kullandığımda çok ağır geldiği için daha hafif ürünlere yöneliyorum. Loreal Nem Terapisi bu arayışımı sonlandıran ürün oldu. Yüzüme uyguladığımda cildimin neme doyduğunu hissediyorum. Ama yüzüm nemlenirken ardında yağlı bir his oluşturmuyor. Ürün çok çabuk emiliyor. Adeta yüzünüzü yıkamışsınız gibi bir ferahlık hissediyorsunuz.

Sabah ve akşam bakım rutinime çoktan girdi bile. Çabuk emilen yapıda olması makyaj yapacağım zamanlarda da işimi kolaylaştırıyor. Nemlendirici sürüp cildimin emmesi için dakikalarca beklememe gerek kalmadan makyajıma başlayabiliyorum. Ayrıca güzel de bir makyaj bazı bence. Nem terapisini uyguladıktan sonra ekstra baz kullanma ihtiyacı duymuyorum.

Tabi bir de bronzlaşırken yaşadığımız cilt sorunları olabiliyor. Ben çok fazla güneşte kalmamaya ve tabi ki güneş koruyucular kullanmaya dikkat ediyorum. Ama bayramda kısa bir tatil yaptığımda da yine yanımda Loreal Nem Terapisi vardı. Gün içerisinde güneşin altında kalmaktan gerilen cildimi de onula ferahlatıp rahatlattım. Hatta bronzlaşırken eğer omuzlarınızda rahatsızlık hissederseniz, aşırı güneşe maruz kaldıkları için; omuzlarınıza da sürdüğünüzde o alev alev hissi geçirip rahatlattığını söyleyebilirim.

Procsin Göz ve Yüz Yağları

Procsin markasının ürünlerini yeni yeni kullanmaya başlıyorum. Biraz geç kaldım sanırım bu konuda. Çünkü pek çok blogger çoktan ürünlerini denedi ve yorumladı bile. Aslında biraz da bu sebepten sanırım markaya karşı pek sıcak bakamıyordum. Genelde bir ürünün ya da markanın ne kadar çok reklamı yapılırsa tam tersi oluyor durum. Tabi istisnalar var. 

Procsin Göz ve Yüz Yağları

Neyse fazla uzatmadan asıl konumuza dönelim. Uzun zamandır bakım rutinimde yağ kullanmayı seviyorum. Bundan önce lorealin yağını kullanıyordum. Fakat içeriğinin temiz olmamasından dolayı üründen soğudum ve yeni bir ürün arayışına girmiştim. Procsin'in bu yağları da çok övülünce denemek istedim. Watsons'ın 1 TL günlerinde de bu iki yağı aldım.

Procsin Göz Yağı

Her iki ürününde sabah ve akşam kullanılması tavsiye ediliyor. Fakat ben sadece geceleri kullanabiliyorum. Gündüz kullandığımda cildim ürünü tam ememediği için, yağlı bir hisse neden oluyor ve bu da beni oldukça rahatsız ediyor. Ama gece rutinimde daha yoğun ürünlere yer verdiğimden çok rahatsız olmadım. Geceleri cilt temizliğimi yaptıktan ve gülsuyu ile cildimi tonikledikten sonra, göz çevreme mavi şişedeki göz yağını, yüzümün kalan bölgelerine de yeşil şişedeki yüz yağını uyguluyorum. Göz çevreme bu yağı uyguladıktan sonra ekstra bir krem uygulamıyorum. Ama yüz yağını, gece nemlendiricimle karıştırıp uyguluyorum.


Procsin Anti Aging Yüz Yağı

Sabah yumuşacık bir ciltle uyanıyorum. Ama T bölgemde normalden daha yağlı oluyor. Yanaklarım ve göz çevrem için böyle bir durum söz konusu değil. Ürünler cildimde sivilceye neden olmadı. Genel olarak memnun muyum? Lorealin yağı sanki cildimin emmesi konusunda daha iyiydi. Ama şu an değişen mevsimde cildimin yağ dengesini değiştirdiği için yağların hakkını yemek istemem. Belki kışın daha çok memnun kalabilirim. Ürünleri kullanmaya devam edeceğim, ama bu tarz ürün arayışım da hala sürüyor. Eğer sizin kullanıp memnun kaldığınız farklı markalar var ise tavsiyelerinizi bekliyorum.

Makeup Revolation Highlighter


Watsons kasa arkası indirimlerinden aldığım bu güzellikten bahsedelim bugün biraz. Eğer yüzünü ışıl ışıl seven bir highlighter aşığı iseniz, kesinlikle bayılacağınız bir ürün bu.



Makeup Revolation Highlighter

İster karıştırarak isterseniz de sadece pembe ya da sarı rengini tek başına uygulayabilirsiniz. Ama yeşil, mavi ve lila pek tek başına kullanılacak gibi değil. Tabi tercihe göre değişir. Ama özellikle yeşil ve mavi oldukça yapay bir görüntüye neden oluyor.


Makeup Revolation Highlighter
Ben çoğunlukla elmacık kemiklerimin üstüne, dudak üstüne ve burnuma karıştırarak kullanıyorum. Göz pınarlarıma ise genelde sarıyı veya pembeyi tek başına kullanıyorum. Highlighterlarımın içinde en çok sevdiğim kesinlikle bu. Işıltısı muhteşem. Resmen ben burdayım diyor. Ama kullanırken çok dikkatli olmak gerekiyor. Fırçayı hafifçe değdirip çekmeniz yeterli. Aksi takdirde disko topuna dönmek kaçınılmaz. Kalıcılığı da gayet iyi.

Eğer uygun fiyatlı toz highlighter arıyorsanız, kesinlikle başka bir ürüne bakmaya gerek yok. Tercihiniz Makeup Revolation Highlighter olmalı.

Bee Beauty Güneş Kremleri

Bir önceki yazımda sizlere detaylı olarak güneş kremleri hakkında uzun bir yazı yazmıştım. Bu yazımda da bu yaz kullandığım iki güneş kremini anlatmak istedim. Hala güneş kremi arayışında olanlar varsa belki faydası olur.


Bee Beauyt Güneş Kremleri


Bildiğiniz gibi Bee Beauty markası Alman menşeili bir marka ve Gratis'lerde satılıyor. Markanın ürünleri oldukça uygun fiyatlı, bir de indirim olunca daha da uygun oluyorlar. Ben de bayram öncesi Gratis indiriminden bu iki ürününü alıp denedim. Bayramda kısa bir tatil yapma planımız vardı ve zaten yüz için kışında (yazın olduğu kadar kullanamasamda) güneş kremi kullanıyordum ama vücut için ürün arayışım varken indirimde görünce ikisini de aldım.

Bee Beauty Face Sun Cream 50 SPF

Öncelikle Bee Beauty Face Sun Cream'den bahsedelim. Yüz için olan bu krem 50 SPF içeriyor ve 50 ml. Kimyasal güneş koruyucu kremlerden olan bu ürün, hem UVA, hem de UVB koruması içerirken, bir de kızılötesi ışınlara (Infirared A)  karşı da cildimizi koruyor. Bu özellik diğer markalarda gözüme çarpmayan bir özellik oldu. Belki vardır ama benim gördüklerim arasında yoktu. Hassas ciltler için uygun bir ürün. Waterproof (su geçirmez) özelliği olan kremin içeriğinde, E vitamini bulunuyor ve 24 saat nemlendirme vaad ediyor. Parfüm içermiyor. Aynı zamanda bir önceki yazımda bahsettiğim kimyasal koruyucularda olabilen ve zararlı maddeler olan oksibenzone ve retinil palmitat da içermiyor. 

Cildim karma ve cilt temizliğimden sonra nemlendiricimi uygulayıp biraz ürünü emmesini bekledikten sonra, bu kremi uyguluyorum. Aşırı yağlanma ve parlamaya neden olmadı. Bu yüzden kuru ve normal ciltler kadar, karma ve yağlı ciltlere de gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. 24 saat nemlendirme vaadine gelirsek, tabi ki ürünü 24 saat kullanmadığım için bir şey diyemem, ama gün içerisinde uzun saatler nemini koruyor. Makyaj altına uygulamaya da uygun bence. Hatta makyaj bazı kullanmak yerine bu ürünü kullanabilirsiniz. Makyajı gayet güzel tutuyor. Fondöteni uygularken altta bir sorun oluşturmuyor. Cildi matlaştırma vaadi de var. Ama bence öyle çok mat bir görüntü elde edilmiyor. Fakat yağlı yağlı da durmuyor. Yapısı ince, krem gibi değilde hafif bir losyon kıvamında. Cildimde sivilce vs. gibi bir probleme de neden olmadı.

Bee Beauty Sun Lotion Spray
Vücut ürününe gelirsek eğer, bu ürün sprey formda bir losyon. Yine bu da 50 SPF içeriyor. Ürün 200 ml. Yüz için olan güneş kremi gibi UVA, UVB ve IR-A (Kızılötesi ışınlar) koruması var. 24 saat nemlendirme vaadi bu güneş losyonunda da var ve aynı şekilde E vitamini içeriyor. Waterproof (su geçirmez) özellikli bir güneş losyonu. Tabi bir önceki yazımda bahsettiğim gibi; her ne kadar su geçirmez dese de ürünleri 2 saatte bir yenilemek gerekiyor. 

Sprey formda olması uygulama için çok güzel. Ayrıca yoğun yapılı bir krem gibi de olmaması güzel. Cilde uygularken kolay yediriliyor. Beyaz bir tabaka oluşturmuyor. Zaten bu  da kimyasal özellikli bir güneş koruyucu. Yüz ürününden farklı olarak bu losyon parfüm içeriyor. Ama öyle aşırı rahatsız edecek kadar değil.

Ben bu ikiliyi oldukça sevdim ve yaz boyu başka markada kullanmayı pek düşünmüyorum. Sizler bu ürünleri denediniz mi ya da deneyip memnun kaldığınız ürünler neler yorumlarda yazarsanız çok mutlu olurum.

Güneş Kremleri Hakkında Her Şey

Biraz geç kalınmış bir yazı bu. Malum yaz geldi ve hepimiz güneş kremlerini alışverişimize dahil etmeye başladık. Aslında sadece yazın değil, kışında güneş kremi kullanmalıyız. Fakat ülkemizde ne yazık ki bu hala bir alışkanlık haline gelemedi. O nedenle güneş kremleri yazın hatırladığımız ürünler arasında. 

Ben de bugün hala güneş kremleri almayanlar olabileceğini düşünerek, size detaylı bir yazı yazmak istedim. Güneş kremleri üzerinde yazan UVA, UVB, SPF, PPD, PA gibi kavramların ne anlama geldiğini ve kimyasal güneş kremleri ile fiziksel (mineral) güneş kremlerinin neler olduğunu size anlatmaya çalışacağım. Böylece ihtiyacınıza uygun ürünü seçmenizde yardımcı olabileceğimi düşündüm.



UVA Nedir?


UVA ışınları, hem kısa, hem de uzun dalga boyuna sahip ışınlardır. Bu ışınlar bulutlardan, camdan, plajda şemsiye altında otururken, şemşiyeden ve hatta deriden bile geçip vücudumuza ulaşabilen ışınlardır. Bu ışınlara kışın da maruz kalırız. Bize ulaşan güneş ışınlarının %95'i UVA ışınlarıdır. Cildimizin dermis tabakasına kadar ulaşabilen ve kolajen ile elastini parçalayan ışınlardır. UVA ışınları cildin yaşlanmasına, kırışıklıklara ve ciltte varolan lekelerin koyulaşmasına neden olur (yenilerini oluşturmaz).

UVB Nedir?


UVB ışınları daha kısa dalga boyuna sahiplerdir ve çoğu ozon tabakası tarafından filtrelenir. Ama yaz aylarında yeryüzüne daha fazla ulaşabilir. Cildimizin bronzlaşmasına neden olan ışınlar UVB'lerdir. Kısa dalga boyuna sahip olduklarından bulutlardan ve camdan geçemez, derimizin üst katmanına etki eder. Fakat sudan geçebilir. UVB ışınları cilt alerjilerine, derideki hücrelerde, bağ dokusunda, deri damarlarında hasara neden olur. Cilt kanserine neden olan ışın UVB ışınlarıdır. Etkisinin en yüksek olduğu zamanlar ise güneşin dik olduğu öğle saatleridir. Uzmanlar bu nedenle bu saatlerde dışarıda  olmamamız konusunda uyarırlar.


SPF Nedir?


SPF cildimizin güneşe maruz kaldığı durumlarda, güneş koruyucu kremlerinin, ne kadar süre ve oranda cildimizi koruduğunu gösteren bir terimdir. Güneş kremlerinin SPF oranları 15 ile 50 arasında değişmektedir. Fakat SPF 15 ile SPF 50 arasında çok büyük bir fark yoktur koruma açısından. SPF 15 cildimizi %93, SPF 30 %97, SPF 50 ise %98 oranında korurlar. SPF 15 - 30 arasında cildimiz 1,5 saat korunurken, 30 - 50 SPF de bu 2 saate kadar çıkabilir. Tabi terleme, havuz ve denize girme gibi durumlarda bu süre daha da kısalır. O nedenle havuz ve denize girdikten sonra mutlaka güneş kreminizi tazelemeniz gerekmektedir.

Kış aylarında SPF 15 - 20 yeterli olurken, yaz aylarında daha yüksek korumalı ürünler tercih etmemiz gerekir.

PPD Nedir?


Açılımı Persistent Pigment Darkening olan bu terim, Japonlar tarafından geliştirilmiş kalıcı koyulaşma metodunu anlatmaktadır. UVA ışınlarının deriyi koyulaştırma sürecini ölçen bir uygulamadır. Üzerinde sadece PPD yazan güneş koruyucular cildinizi yalnızca UVA ışınlarından korumaktadır.


PA Nedir?


PA da tıpkı PPD gibi cildimizi sadece UVA ışınlarından korumakta olan bir sistemdir. Ürünlerin üzerinde genelde PA+, PA++, PA+++ olarak belirtilir.  Bu o ürünün ne kadar uzun süre sizi UVA ışınlarından koruduğunu gösterir. 

PA+ 2 - 4 saat, PA++ 4 - 8 saat, PA+++ ise 8 saatten fazla süre cildinizi UVA'dan korumaktadır. 

Ama etkili bir güneş koruması için, kullandığınız güneş kremlerinin sizi hem UVA, hem de UVB ışınlarından koruması gerekmektedir.

Bildiğiniz üzere bir de güneş kremlerinde kimyasal ve mineral (fiziksel) koruma diye bir durum söz konusu. Şimdi bu ürünlerin arasındaki farkları da öğrenelim o zaman.

Kimyasal Güneş Koruyucu Kremler


Kimyasal güneş koruyucular, cilt tarafından emilen ve içerisinde bulunan oksibenzon (Benzophenone-3), oktisalat (Octyl Salicylate - Ethylhexyl Salicylate ), oktinat ve avobenzone (Butyl Methoxydibenzoylmethane) gibi maddelerle bizi güneşin zararlarından koruyan ürünlerdir. Bu ürünler cildin alt tarafında, güneşten gelen zararlı ışınları absorbe ederek cildimizi korur. Etki edebilmesi ve bizi koruyabilmesi için, güneşe çıkmadan yarım saat önce uygulanması gerekmektedir. 

Bu tarz güneş koruyucular, cilt tarafından emildiği için, ciltte beyaz bir tabaka bırakmaz, giysilerde lekelere neden olmaz, yağlı bir his oluşturmaz, cilt lekelerine karşı daha yüksek koruma sağlar ve makyaj altına uygulanabilir. 

Fakat kimyasal koruma sağlayan ürünleri tercih ederken içeriğinde oksibenzone ve retinil palmitat içermeyen ürünler tercih etmeye dikkat etmek gerekiyor. Çünkü oksibenzon vücutta östrojen benzeri etikler gösterebilirken, retinil palmitat da güneş ışığına maruz kaldığında kanserojen etki gösteriyor.


Fiziksel ( Mineral) Güneş Koruyucu Kremler


Fiziksel güneş kremleri, çinko oksit ve titanyum dioksit gibi mineral bileşenler içeren ürünlerdir. Cilt tarafından emilmezler. Aksine cilt üzerinde bir tabaka oluşturarak, güneşin zararlı ışınlarını yansıtarak cildi korurlar. Güneşe çıkmadan hemen önce uygulanması korumaya başlaması için yeterlidir. Kimyasal koruyuculardan daha uzun süre koruma özelliğine sahiplerdir. Gözeneklere dolup tıkanma yapmaya neden olmazlar. Hassas ciltler için kullanılması tavsiye edilir. 

Fakat cildi bir tabaka halinde kapladığı için, güneşten almamız gereken D vitaminini almamızı engeller. Genelde de makyaj altına uygulama yapılması pek mümkün değildir. Daha kalın yapıda olduklarından cilde yedirilmesi daha zordur ve yağlı bir hisse neden olabilirler.

Biraz uzun bir yazı olduğunun farkındayım, ama güneş kremleri hakkında aklınızda hiçbir soru işareti kalmaması için detaylı bir yazı yazmak istedim. Umarım faydalı olmuştur.